top of page

PsikoMitoloji ve Arketipler

 

"PsikoMitoloji insanın kendi bilgisi olan psikolojiyi masallar ve mitosların unsurlarını kullanarak aktarma sanatıdır."

Afrodit ve Pan

Psikomitoloji insanın ihtiyaç duyduğu doğa yasalarının bilgisine yalnızca kendi benliğini açıklayacak olan yalın bir psikoloji bilgisi olarak bakmaz. Bunun yerine kozmosta kendisi için anlamlı bir yer arar; bulunduğumuz bu yer o kadar çok boyutlu bir açıklama gerektirir ki uzun yazılar yazmak yerine içsel güçlerimiz olan arketiplerin yaşantılarını öykülemek ya da onları çarpıcı bir biçimde heykelleştirmek arayıcaya daha fazla bilgi ve bilgelik aktarma yolu olur.

Psikoloji kavramını en yalın hali ile tanımlayacak olursak insanın kendi bilgisi ya da kendi hakkındaki bilgisi ve farkındalığı olarak tanımlamamız en yerinde tanım olacaktır. Her bilim gibi psikoloji de hayatın yasalarını inceler ve o yasaları bilinçli olarak kullanmak için tanımlar, şemaya döker ve gündelik dile tercüme eder.

 

Aslında her gün defalarca yaşamış olduğumuz duygu durumlarını ve zihinsel tepkilerimizi bize yeniden anlatarak, kendimizi anlama ve gerekiyorsa değiştirme fırsatı sunar. Hayatın içindeki her şey ile bizi hakiki bir biçimde yüzleştirir ve sınırlarımızı gösterir. Böylelikle yapabileceklerimizi sorgulatırken kendimizi daha iyi ifade edecek yeni benlik modellerini keşfetmemize yardımcı olur.Bu yönü ile psikoloji bilgilerinin kişi üzerinde uygulanması olan psikoterapi hayatlarımızda bize sürekli uğraştığımız sorunların arkasındaki bize ait olan nedenleri görmemize yardımcı olur, bu nedenler enerjilerini bizden almaktadırlar ve biz onları dönüştürmeyi başardığımızda “makûs talihimiz” üzerinde de bir dönüşümün kapısını aralamış oluruz.

 

Psikoterapi sadece bize hayatta “takılı kaldığımız” yerlerde değil, gelişimsel olarak da yol gösterecek bilgi ve tekniklere sahiptir. Hayattaki yerimizi sorgulamamıza, hayali anlamlar yerine hayatın öz anlamı ile yaşamaya, kendimizi sahip olmak istediklerimizin ötesinde potansiyellerimizi açarak gerçekleştirmeye yardımcı olacaktır.

 

PsikoMitoloji insanın kendi bilgisi olan psikolojiyi masalların ve mitosların unsurlarını kullanarak aktarma yöntemidir. Hatta Joseph Campbell’in bu konuda söylediği “mitoloji eskilerin psikoloji bilgisidir” sözü ile mitolojik hikâyelerin ortaya çıkış nedenlerinin de insanın kendini tanımlama gayreti olduğunu açıkça söylemektedir.

 

PsikoMitoloji penceresinden bakıldığında bireysel olarak rüyalarımız gibi toplumsal olarak da rüyalarımız vardır. Toplumsal rüyalarımız masallar ve mitoslardır. Masallar bizim çocuk bilincimizin ürünleri iken mitoslar yetişkin bilincimizin ürünleri olurlar.

 

Bizler bireyler olarak da yüzyılların şartları değişse de değişmeden yaşadığımız şey yaşamın evreleridir. Mağara insanı da modern insan da doğdu, çocuk oldu, erginlendi, yetişkin, olgun ve ölüm evrelerinden geçti ve geçiyor. İstisnasız her insanın travmaları, korkuları, umutları oluştu. Tüm bu yaşananlardaki ortaklığın bir ürünü olarak masallar ve mitoslar meydana geldi. İnsan bir masalı ya da mitosu dinlerken tam olarak açıklayamadığı bir yakınlık, korku ya da merak duyar. Ve sonunu bilsek de dinleriz… Çünkü kendimizin de yaşadığı ama tanımlamakta zorlandığımız bir şeyin zihnimizde sahnelendiğine tanık oluruz.

 

 

Ve bu öykülerden birini dinlerken kendimizi karakterlerden biri ile bu çoğunlukla “kahraman” ile özdeşleştiririz. Kendimizi özdeşleştirdiğimiz bu karakterlere arketip denir. Arketip kavramı “modern psikolojiye” ilk defa Carl G. Jung tarafından kazandırılmış bir kavramdır. Ancak masallar ve mitoslar anlaşıldığında görülüyor ki arketipler insana zamanın başından beri eşlik eden bilinçdışı kuvvetlerdir.

 

Bilinç ve bilinçdışı psikolojide tanımlanması ve anlaşılması en zor kavramlar olsa da en basit anlamları ile bilinç kendimiz hakkında bildiklerimizdir, bilinçdışı ise kendimiz ve insan türümüz hakkında bilmediklerimiz diyebiliriz.

 

Bir arketipte bilincimiz ile ifade edilse de varlığını bilinçdışında sürdürür. Kişilikten daha ötede ve eski olan, hatta insan hayatına göre “kadim” denebilecek bir tarihe sahiptir. Her insan farkında olmasa da her an belirli arketiplerin etkisinde yaşamaktadır. Bir arketip düşüncelerimizi, duygu durumlarımızı ve dolayısıyla eylemlerimizi ilham aldığımız içsel kaynaklarımızdır. Bu içsel kaynaklar hayatın başından beri bize eşlik ederler, örneğin insanın en küçük hali bebekleri gözlemlediğimizde birbirlerinden farklı oldukları kadar da benzer yanlarını görürüz; o dönemde ilişkide bulunduğumuz “bebek” arketipi ile anne arar, masumiyete sahip olur ve haklı bir bencillik geliştiririz. Zaman içinde bu arketip yerini çocukları etkileyen içsel güçlere bırakır ve bebek benlikten yavaşça uzaklaşırken yerine çocukluk arketipleri gelmeye başlar. Yine takip eden yeni dönemlerde de çocukluk uzaklaşırken gençlik, gençlik uzaklaşırken olgunluk arketipleri yerlerini almaya başlarlar.

 

Tüm bu süreçler doğal olarak gelişirken arada belli kesintilere uğrarlar, yetişkin dönemlerimizde çocuksuluk ya da çok uzak zamanların güçleri olan ihtiyarlık arketiplerine kendimizi kaptırabiliriz.

 

Yaş dönemi arketiplerin yanında hayat ile bağımızı anlatan farklı arketipler de bulunmaktadır. Örneğin yetim arketipi, hayatta hiç seçim hakkımız olmadığına inandığımız bir dönemde bağlı bulunduğumuz içsel güçtür. Hayat ile olan bağımızı gezgin arketipinden beslenerek kuruyor isek yeni deneyimler, keşifler ve kendimizi farklı şekillerde ifade edebilecek yöntemleri deneriz. Savaşçı arketipinden besleniyorsak, hayatı zafer kazanmak, kendi değerimizi ispat etmek üzerine kurarız.

 

Yaş dönemi arketipleri, hayat ile bağlanma modeli arketiplerinin yanında cinsiyet enerjilerimizi aldığımız arketiplerde bilinçdışı dünyada mevcuttur. Mitolojik bir gözle baktığımızda içimizdeki Adem ile Havva kendini farklı biçimlerde ifade etme eğilimine sahiptir. Kendimizi bütün hissetmemizde, partner ve iş ilişkilerimizde, aile içindeki rollerimizde sıkıntı yaşadığımızda en çok ihtiyacımız olan arketipler kadın ve erkek arketipleridir. Kendinden emin, yaşamın ve insanın farklılıkları ile uyumlu ve bir o kadar da hayatı üzerinde sorumluluk alabilen kadın ve erkek psikolojisinden beslenmek konusunda ihtiyacımız olan düşünce ve duyguları içlerinde barındırırlar. 

 

bottom of page