top of page

     İnsana dokunmak... Ona yardım etmek, kendini tanıması için imkan oluşturmak. Bir nevi ona kendi bilinçdışını gösteren ayna tutmak. Onun duygusal, zihinsel ve ruhsal yapılanmasını anlaması ve ihtiyacı doğrultusunda yeniden düzenlemesine ışık tutmak... Tüm bunların hepsi tam anlamı ile insana dokunabilme, ona yardım edebilme sanatının bir parçasıdır. Ve bu sanatı icra ederken insanlığın en eski ve en güvenilir enstrümanı olan masallar, mitler ve onların içlerindeki arketiplerin gücünü keşfetmek ister misiniz?

 

     Psikomitoloji masalların, mitlerin ve içerilerindeki arketiplerin insan duygu, düşünce ve ruh dünyasını düzenleme/yeniden düzenleme etkisi üzerine kurulmuş olan bir yöntemdir. Bu yöntem pek çok terapi yöntemine göre en hassas ve naif çalışma tarzına sahiptir. Dinlediğimiz her öykünün bilinçdışı dünyamıza uzanan minik bir parçası vardır. Bu parça öykünün duygusudur. Öykülerin içlerinde barınan duygulanımlar, dinleyenlerdeki benzer duygulanımları gün yüzüne çıkararak doğal bir yeniden düzenleme imkanı verir. Öykülerin dinleyenleri etkilemesi sayesinde, danışanların yaşantılarının kendilerine özgü, mahrem olan alanlarına girmeden yardım etme ya da yardım almaları mümkündür.

 

    Psikomitoloji çalışma grubu bu yöntemi tanımak, bunu kendi gelişimi üzerinde düzenli bir biçimde uygulamak isteyen kişiler için hazırlanmış bir programdır. Çalışma süresi içerisinde masal ve mitlerin psikolojik yönleri üzerinde bilgi sahibi olmanın yanında, katılımcılar kendilerini tanıma yöntemlerini de kullanıyor ve öğreniyor olacaklardır. Daha çalışmanın dili üzerinden ifade edildiğinde, çok katmanlı ve çok nesilli bir varlık olan insanın farklı katmanlarında aynı anda farklı öykülerin nasıl yaşadıklarına tanık olacaklardır.

 

     Bizler bugün farkında olsak da olmasak da tıpkı masallar ve mitlere benzeyen öyküleri içimizde yaşatırız. Ve en önemlisi hangi öyküleri yaşatıyorsak, o öykülerin ağırlıklı duygularını hayatımızda farklı sahnelerde tekrar ve tekrar yaşarız. Aslında bir öykü sadece bir öykü değil, insanın kabulüyle birlikte bir öykü, bir kader olur. Yaşantımızın tümü; bizden önce var olan aile geçmişimiz, fetüs ve erken çocukluk döneminde yaşadıklarımız, çocukluğumuz, gençliğimiz, hayatımız üzerinde etkisi olan önemli olayların hepsi sadece birer anı olarak depolanmazlar. O anılar marifetli bilinçaltının gözetiminde bir öyküye dönüşürler. Ve sürekli baştan sahnelenirler.

 

      Eğer öykülerimizin temasında sıkça kendimizi yalnız hissetmek varsa, çok kalabalık bir hayatımız olsa da yalnızlık duygusu bizi öykümüzdeki sıklığı kadar ziyaret eder. Veya içimizde bilinen Sisyphus öyküsüne benzer bir öyküyü yaşatıyor olabiliriz. Bir Antik Yunan hikayesi olan Sisyphus, öyküde kendini tanrı yerine koyarak haddini aşmıştır. Bunun sonucunda tanrılar onu affetmek için küçük bir taşı bir dağın tepesine kadar taşımasını ve oraya koyması konusunda karar vermişler. Sisyphus bu kolay işe hemen yapacağına karar vermiş. Ancak küçük taş Sisiyphus’un her adımıyla büyüyor ve daha tepeye ulaşmadan kocaman bir kaya oluyor, ağırlığıyla yeniden aşağıya yuvarlanıyor ve bu seferde küçük bir taşa dönüşüyormuş Sisyphus güçlendikçe de kaya, daha da bir büyüyormuş. Size tanıdık geliyor mu? Eğer uğraştığınız böyle bir taş varsa, ve hiç bir zaman o sorun sonlanmıyor, sadece küçülüp tekrar büyüyorsa hayatınızın belli bir noktasında tıpkı Sisyphus gibi haddinizi aşan bir role bürünmüş olabilirsiniz.

 

     Bu öykü insanın sadece bir katmanını etkileyen, belki de o katmanında bir bölümünü etkileyen öykülere benzer bir öyküdür. İnsan en azından bir düzine öykünün bilinçli ya da bilinçdışı etkisinde yaşar.

 

      Psikomitoloji çalışma grubunda on modülde bu katmanların etkilendiği öyküler üzerinden çalışıyor, kendimizi tanıyor ve ihtiyaç olan noktalarda ruhsallığımızı düzenleyecek metotları uyguluyor olacağız. Bir ilk olmanın hakkını vererek öyküler ile terapi yapacağız. 

“…artık elinde mitolojinin anahtarı var.

Ruhun tüm kapılarını açmakta özgürsün”.

                                         Carl Gustav JUNG

TAKVİM

 

1. Seminer & Terapi: 20 Aralık 2014 Cumartesi / 10:00 - 18:00 

                                   1.Film & Terapi: 26 Aralık 2014 Cuma / 18:30 - 21:00

2. Seminer & Terapi: 17 Ocak 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                   2. Film & Terapi: 30 Ocak 2015 Cuma / 18:30 - 21:00

3. Seminer & Terapi: 14 Şubat 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                   3. Film & Terapi: 27 Şubat 2015 Cuma / 18:30 - 21:00

                                                               1. Arkeo & Terapi: 8 Mart 2015 Pazar / 09:00 - 19:00

4. Seminer & Terapi: 21 Mart 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                                               2. Arkeo & Terapi: 5 Nisan 2015 Pazar / 09:00 - 18:00 

5. Seminer & Terapi: 11 Nisan 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                                               3. Arkeo & Terapi: 3 Mayıs 2015 Pazar / 09:00 - 19:00

6. Seminer & Terapi: 16 Mayıs 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                  4. Film & Terapi: 22 Mayıs 2015 Cuma / 18:30 - 21:00

7. Seminer & Terapi: 13 Haziran 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

                                  5. Film & Terapi: 19 Haziran 2015 Cuma / 18:30 - 21:00

8. Seminer & Terapi: 4 Temmuz 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

9. Seminer & Terapi: 25 Temmuz 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

10 Seminer & Terapi: 12 Eylül 2015 Cumartesi / 10:00 - 18:00

Bu çalışmanın tamamı 4110 sayılı yasa ile değişik 5846 sayılı FSEK uyarınca kullanılmazdan önce hak sahibi olan HÜSEYİN ŞİMŞEK’den 52. maddeye uygun yazılı izin alınmadıkça, hiçbir şekil ve yöntemle işlenmek, esinlenmek, çoğaltılmak, çoğaltılmış nüshaları yayımlamak, satılmak, kiralanmak, ödünç verilmek, temsil edilmek, sunulmak, telli/ telsiz ya da başka teknik, sayısal ve/veya elektronik yöntemlerle iletilmek suretiyle kullanılamaz. 

bottom of page