Antik bir şehir sadece tarihten bilgiler taşımaz. Bir zamanlar bilincin bir parçası olan ama artık bilinçdışının unsurlarına dönüşmüş kavramlar hakkında da bilgiler taşır. Arkaik zamanların sosyal düzenleri, modern zaman insanlarının içgüdüsel hareket düzenlerine dönüşmüştür. Antik şehirlerdeki semboller, yapılar ve bunların ardındaki mitsel öyküler ile her insan derinlerde bağlı olduğu kollektif bilinçdışı ile temasa geçer. Kendi içinde gördüğü psikolojik dinamiklerin sadece kendinde ya da kendi zamanında değil, özünde tüm tarihe de hükmettiğini anlar. Bu nedenle sembolleri üzerinden anlatılan bir antik kent insanın kendi ruhsal kökleri hakkında bilgilere sahip olmasına yardım eder. Ait olduğumuz büyük ailenin farklı yaşantılarını fark eder ve başka yaşamlarında mümkün olacağı fikrini hatırlamış oluruz.